MEHMET AKİF ERSOY'UN BURDUR'A GELMESİ*
Mehmet Akif, 10 Nisan 1920 günü 12 yaşlarındaki oğlu Emin ile birlikte istanbul’dan ayrılmıştır. Yanında ayrıca Ali Şükrü Bey vardır ve onunla Üsküdar Karacaahmet mezarlığında buluştuktan sonra Kuva-yı Milliye kuvvetlerinin kontrolü altındaki İzmit yaylası yönünde hareket ederler. Mehmet Akif ve arkadaşları Kuvay-i Milliyeciler sayesinde Geyve boğazına gelir. M.Akif bu yolculuğunda önce araba sonra at ile seyahat eder. Geyve'den dekoville Eskişehir'e oradan da trenle 24 Nisan 1920 günü öğleye doğru Ankara'ya gelir. Mehmet Akif, Ankara'ya gelince Meclisin önünde Mutsafa Kemal Paşa ile karşılaşmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Akif'e; "Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında geldiniz" demiş ve en kısa zamanda ziyaretine geleceğini söylemiştir. 7 Mayıs 192û'de BMM'in Encülmen-i İrşad ve Heyet-İ Nasiha'sına seçilen Mehmet Akif vaazları ile halkı aydınlatmaya ve Millî Mücadele etrafında birleşmeye çağırdı. Bu aydınlatmalarını Ankara'da yaptığı gibi Anadolu şehirlerine de gitmeye başladı. Henüz Ankara'ya geleli 15 gün olmadan, Burdurluların ısrarlı daveti üzerine, yanında küçük oğlu Emin ile birlikte Burdur'a gitti. Kendisini büyük bir sevgi ile karşılayan Burdur halkına vaaz ve nasihatte bulundu. Oğlu Emin Bey, babasıyla birlikte Burdur'a yaptıkları seyahati şöyle anlatmaktadır: "Mehmet Akif Millî Mücadele'nin muazzam bir cihat olduğuna halkı o kadar yakından ikna etti ki; bu vadide öyle mahirane bir üslûp, öyle candan bir ahenk kullandı ki, Anadolu'nun birçok vilâyetlerinde, kazalarında hatta nahiyelerinde, camilerde, medreselerde, meydanlarda insan kütlelerine karşı hitap etti O çok samimî konuşuyor, doğruyu söylüyordu. Sözleri herkesin üzerinde çok derin tesir ediyor. Onu bir kere dinleyen ve eli silâh tutabilen bütün erkekler ailesiyle vedalaşıyor, evini, karısını, Çocuklarını Allah'a emanet ederek cepheye koşuyordu. Mehmet Akif '(Burdur), (Biga) mebusu seçilmişti, Biga maalesef düşman istilası altında kalmıştı. Burdur'a pederi davet ediyorlardı. Ankara'da onbeş yirmi gün kaldıktan sonra cenuba (güneye) doğru hareket ettik. Seyahatimiz yaylı bir araba ile başladı. Bu seferimizde bize Antalya mebusu Süleyman Efendi refikası (eşi) ile birlikte iştirak ediyordu. Günlerce muayyen mevkilerde mola vererek yol aldık. Burdur'a vasıl olduğumuzda (vardığımızda) bu uzun araba yolculuğu hepimizi epeyce yormuştu. Lakin orada gördüğünüz iyi kabul bize bütün acıları unutturdu. Mehmet Akif i Burdur eşrafı aralarında taksim edemiyorlardı. Her akşam bir yerde ağırlarlar, şerefimize ziyafetler, hususi toplantılar tertip ediliyordu. Babamı ilk defa Burdur'da hükümet konağında üç dört yüz kişiyi geçen bir cemaate karşı hitap ederken gördüm. Fazla bağırdığı zaman sertleşen gür sesiyle konuşuyor, çok heyecanlı olduğu bütün hareketlerinden belli oluyordu. İzmir havalisinden sızan kara haberleri, vatandaşlarımıza yapılan işkence ve hakaretleri, mülevves çizmeler altında çiğnenen tarihî ve ilâhî mabetlerimizi öyle yanık bir dille ifade ediyor, bu fecayiin yürekler acısı avakibini öyle acı bir dille tarif ediyordu ki, ben de dinleyiciler arasında sıkışmıştım. O muazzam kalabalık derin bir sükûta dalmıştı. Lâkin bu öyle bir sessizlik, öyle bir hava idi ki, kasırgalar koparacak ruhların kellesini koltuğuna almaya niyet eden başların son kat'i kararından doğuyordu. Bir de şurada burada hissiyatına mâlik olamayarak hıçkırıklarını tutamayan vatanseverlerin iniltileri duyuluyordu.. Burdur'da bir hafta kadar kaldık. Babama çok fazla iltifat ettiler. Öğle ve akşam yemeklerini başka başka yerlerde davetli olarak yiyorduk. Safahat şairi boğazlı (iştahlı) bir insan değildi. Bünyesine nisbeten az yerdi. Lakin güzel yemekleri seçmekte bilhassa sa-natkarane yapılmış hamur tatlılarını seçmekte zevki selim sahibi idi. Burdur'da eşraftan bazı kimselerin sofrasında yediğimiz armudi şekilde yapılmış bir tatlı çok hoşuna gitti. Hane sahibinden bunun ismini bile öğrenmeye kalktı. Burdur'dan güneye meteveccihan hareket ettik. Seyahatimize yine yaylı ile devam ediyorduk. " Mehmet Akif 1920 yılı Nisan ayı sonlarında Ankara'da olmuş ve Ankara'da 10-15 gün kadar kaldıktan sonra bu seyahate başlamıştır. Önce Eskişehir'de 20 gün kalmış ve sonra Burdur'a geçmiştir. Bu nedenle Mehmet Akif Ersoy'un Burdur'a 1920 yılı Mayıs ayı sonları ya da Haziran ayı başlarında geldiğini söyleyebiliriz. Mehmet Akif Antalya'da onbeş gün kadar kaldıktan sonra Ankara'ya giderken Burdur'da ahalinin ısrarı ile bir hafta daha kalmıştır. Burdur’un İlk Dönem Milletvekillerinin Seçimi Burdur Heyet-i Milliyesinin Milletvekillerini Seçmesi Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Burdur Milli Heyeti 3 Nisan 1920'de Burdur'dan TBMM için 5 milletvekili seçti. TBMM için seçilen bu ilk milletvekilleri şunlardı: Burdur Müftüsü Halil Hulusi (Ermiş), Burdur Askerlik Şube Başkanı İsmail Hakkı, Çiloğlu Fahrettin Efendi, Tefenni Kazası Kaymakamı Şevket Bey (Canderer) ve Profesör Veliyuttin (Saltıkgil) Bey. Ancak Albay İsmail Hakkı Küçük ve Çiloğlu Fahrettin Bey istifa ettiğinden ve Müftü Halil Hulusi Efendi 25 Nisan'da vefat ettiği için boşalan milletvekillikleri için Burdur Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından 17 Mayıs 1920 tarihinde İsmail Suphi (Soysallıoğlu), Mehmet Akif (Ersoy) ve eski Burdur Mutasarrıfı Ali Ulvi Bey seçilmiştir. İsmail Hakkı Küçük Albay'in istifa etmesi üzerine Atatürk'ün direktifiyle yerine Mehmet Akif Ersoy seçilmiştir. Burdur'un TBMM'ne gönderdiği ilk milletvekilleriyle ilgili olarak değişik kaynaklarda değişik isimler bulunmaktadır. Örneğin Yurt Ansiklopedisinde seçilen milletvekillerinden birinin İstanbul'da olduğu ve Ankara'ya gelemediği için yerine Fahrettin (Altay) Paşa'nın, İsmail Hakkı Bey (Miralay, Küçük) istifa ettiği için yerine Mehmet Akif'in seçildiği belirtilmiştir. Ancak Burdurlu tarihçi Osman Koçibey'in saptadığı mebus orijinal seçim dokümanında Fahrettin Altay Paşa'nın ismi yoktur (Belge için bakınız: Osman Koçibay, Mehmet Akif Ersoy ve Burdur, http://kocibay.net/meh-metakif.htm). Fahrettin Altay Paşa Burdur'un 8.dönem milletvekilidir. Kazım Öztürk'ün TBMM Albümü kitabında İsmail Hakkı Albayın Meclise katılmadan 6.7.1336'da istifa ettiği, Fahrettin B.Çilzade'nin de 6.7.1336'da istifa ettiği belirtilmiştir. Ancak Sayın Osman Koçibay'ın saptadığı doküman bu karışıklığı ortadan kaldırmıştır. Tarihçi Mahmut Goloğlu ise İstanbul Meclisi Mebusanından Ankara'daki Meclise gelmek isteyen Hüseyin Baki Bey'in Meclise katılmadan 5 Temmuz 1920 tarihinde telgrafla izin istediğini ancak bu izinin Meclisçe kabul edilmediğini belirtmektedir. Mehmet Akif Ersoy'un Seçilmesi TBMM'ne milletvekili seçilen Burdur Askerlik Şubesi Başkanı Albay İsmail Bey istifa etmiş ve yerine Mehmet Akif Ersoy seçilmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın konuyla ilgili olarak Fahrettin (Altay) Bey'e gönderdiği şifre telgraf şöyledir: "Konya'da 12.Kolordu Kumandanı Fahrettin Beyefendi, Şifre, Ankara, 29.04. 1336 (1920), 'İstifasından ısrarlı bulunan Burdur livası Büyük Milet Meclisi üyesi ve Ahzı asker (Askerlik Şubesi) Reisi Miralay (Albay) İsmail Beyefendinin yerine, bahsi geçen Liva Büyük Millet Meclisi üyeliğine, Ankara'da bulunan şair Mehmet Akif Beyefendi'nin seçilmesinin teminini ve neticenin bildirilmesini rica ederim.' Büyük Millet Meclisi Reisi, Mustafa Kemal." Mehmet Akif'in Burdur'dan milletvekili seçildiği yönündeki mazbatası 5 Haziran 1920 tarihinde Meclis'e ulaştı ve Mazbataları İnceleme Komisyonunca ve Meclis tarafından da oybirliği ile kabul edildi. 3 Temmuz 1920 günü ise Meclis'e Mehmet Akif'in Biga'dan mebus seçildiği haberi geldi. Bunun üzerine Meclis Başkanlığı 14 Temmuz 1920 günü Akif'e bir yazı yazarak, Burdur ya da Biga milletvekilliklerinden birisini tercih etmesini istedi. Ancak bu yazının cevabı gelmeden Mehmet Akif, Meclisin 15 Temmuz 1920 tarihli oturumunda diğer bazı milletvekilleri ile birlikte yemin etti. 14 Temmuz'da ise Akif'e yazılan yazının cevabı 18 Temmuz 1920 günü Meclis İkinci Başkanı Celaleddin Arif Bey'in Meclisi açışından sonra okundu. Meclis kâtibi Haydar Bey tarafından okunan Akif'in cevabi yazısı şöyledir: "Büyük Millet Meclisi Riyaset-i celilesine, 14-VII-1336 tarih ve 270 numaralı emirname-i riyâsetpenâhileri cevâbıdır. Evvelce Burdur Livasından intihâb edilmiş ve livâyı mezkûre giderek müntehib ve müvekkillerime temasta bulunmuş olduğumdan, Burdur livası âzâlığını tercihan Biga âzâlığından istifa ettiğimi arz ile te'yid-i hürmet eylerim efendim. 17 Temmuz 1336, B.M.M. Burdur livası azasıdan Mehmed Akif. TBMM I.Dönem Burdur Milletvekilleri Ve Özgeçmişleri / Mehmet Akif Ersoy 1873'te İstanbul Fatih'te doğdu. Fatih Medresesi Hocala-rından Mehmet Tahir Efendi'nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi, Fatih İptidaisi ve Merkez Rüştiyesi'nde tamamladı. Babasından ve başka hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Lise öğrenimini Mülkiye İdadisinde yaparak 1888'de mezun oldu. Mülkiye Mektebinin yüksek kısmında bir yıl okudu ise de babasının ölümü üzerine okuldan ayrıldı. İdadide okurken şiirle meşgul olmaya başladı. 1889 sonunda yeni kurulan Baytar Mekteb-i Alisine (Veteriner Yüksekokuluna) girdi. Okulu 22 Aralık 1893'te birincilikle bitirerek Orman, Maadin ve Ziraat Nezareti Fen Heyetine (Baytar Müfettiş Yardımcısı) olarak atandı. Görevi nedeni ile Anadolu, Rumeli ve Arabistan'm birçok yerlerini dolaştı. Halkla yakın ilişkiler kurdu. Şiirleri 1894'ten itibaren dergilerde ilk kez resimli gazetede yayımladı. Müslümanların uyanarak bağımsızlıklarını elde etmeleri ve İslam Milletleri Topluluğu halinde birleşmeleri ana düşüncesi olup şiirlerinde dile getirdiği konulardan biri de 'Kur'an idi. 1906'da ek görev olarak Halkalı Yüksek Ziraat Okulu 'Kitabet-i Resmiye' ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebitürkçe öğretmenliğine atandı. 1908 başında bağlı olduğu Nezaretin Baytarlık İşleri Dairesi müdür yardımcısı oldu. II.nci Meşrutiyetin ilanından sonra yayımlanmaya başlanan ve İslamcı aydınların toplandığı 'Sırat-ı Müstakim' dergisinin başyazarlığını üstlendi. Bu dergide ve sonraki tarihlerde 'Sebilürreşat' dergisinde sürekli yazıları, şiirleri ve çağdaş Mısırlı yazarlardan çevirilileri yayımlanmaya başladı. 24 Kasım 1908'de Darülfünun Edebiyat Şubesi Osmanlı Edebiyatı Öğretmenliğine atandı. Balkan Savaşı sırasında yazdığı şiir ve makalelerini 'Hakkın Sesleri' adlı eserinde topladı. 11 Mayıs 1913'te Baytarlık Dairesi'ndeki görevinden istifa etti. Sebilürreşat Dergisindeki yazıları İttihat ve Terakki hükümetinin politikasına ters düştüğünden Darülfünun'daki görevinden de ayrılmak zorunda kaldı. 1914 başında Abbas Halim Paşa'nın konuğu olarak Mısır'a gidip iki ay sonra döndü. Yıl sonunda İttihat ve Terakki Fırkası'nm gizli örgütü olan 'Teşkilat-ı Mahsusa' tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Müslüman esirlerle ilişki kurdu. Üç ay süren bu gezideki izlenimleri 'Berlin Hatıraları'başlığı altında Sebilürreşat''ta yayımladı. 1915 Mayıs'mda Teşkilat-ı Mahsusa başkanı Eşref Kuşcubaşı'nın yönetimindeki bir kurul ile Necit (Riyat)'e giderek İngilizlerle anlaşmak üzere olduğu haber alman Şerif Hüseyin'e karşı Necit Emiri İbn-i Resifin hükümete sadık kalması için çalıştı. 'Necit Çöllerinden Medine'ye' adlı şiirini bu ziyaret için yazdı. 1918'de açılan Darülhikme'ye Başkatip olarak atandı. Ancak işgal altındaki İstanbul'da fazla kalamayarak Balıkesir'e gitti. Bir süre şehrin ileri gelenleri ve milli direniş yanlıları ile görüşmeler yaptı. Camilerde halkı bu konuda aydınlatacak vaazlar verdi. Bir süre sonra İstanbul'a döndü. Amacı kurtuluş hareketinin merkezi olan Ankara'ya gitmekti. 10 Nisan 1920'de Çengelköy'deki evinden ayrılarak sonradan Trabzon milletvekili seçilen Ali Şükrü Bey ile araba, at ve Geyve'den dekovil ile on sekiz günde Ankara'ya geldi. İlk konuşmasının 30 Nisan 1920'de Hacıbayram Camiinde yaptı. Kuvayi Milliye'nin İttihatçı bir hareket olmadığı, bu savaşın dine ve halifeye karşı değil, memleketi düşmanlardan kurtarmak için yapıldığını, bunun bir cihad ve katılmanın da farz olduğunu söylüyordu. TBMM'nin I.nci dönemine 5 Haziran 1920'de Biga'dan milletvekili seçildi. 4 Haziran 1920'de Meclise katıldı. Ancak halkı aydmlatma ile görevlendirilerek Eskişehir, Burdur, Sandıklı, Dinar, Antalya ve Afyon yörelerini dolaştı. Camilerde milli mücadelenin amaç ve hedefleri konusunda vaazlar verdi. Bu arada 8 Temmuz 1920'de Burdur'dan da milletvekili seçilince 18 Temmuz'da Burdur'u tercih ederek Biga milletvekilliğinden istifa etti ve Ekim'de Genel Kurul kararıyla 45 gün izinli sayılarak halkı aydınlatma görevini sürdürmesi istendi, önce Konya'ya sonra Kastamonu'ya gitti. İzni bir ay daha uzatılmakla Aralık sonunda yasama görevine döndü. Bu arada Genelkurmay'ın isteği ile Milli Marş olarak se-çilecek güfte için 24 Eylül 1920'de bir yarışma açılmış, fakat yarışmaya katılan 724 şiirden hiç biri beğenilmemişti. Yeni Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey (Antalya), Mehmet Akif Bey'in yarışmaya katılmadığını görerek ricası üzerine kaleme aldığı ve 'Kahraman Ordumuza' ithaf ettiği 'İstiklal Marşı' 12 Mart 1921'de Meclis tarafından Milli Marş olarak kabul e-dildi. Mecliste Milli Eğitim ve İrşad Komisyonlarında çalıştı. Il.nci toplantı yılında Milli Eğitim Komisyonunun Başkanlığını, III.üncü toplantı yılında ise İrşad Komisyonunun Katipliği'ni yaptı. I.inci Dönemde milletvekilliği sona erince Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a gitti. 1923,1924 ve 1925 kışlarını Mısır'da geçirdi. Ezher Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Ayrıca Kur'an'ın dilimize çevrilmesi çalışmaları sürdürdü. 1935 yılı başında Abbas Halim Paşa'nın ölümü üzerine Mısır'da kalamayacağını anladı. Tutulduğu siroz hastalığı da kendisini rahatsız etmekte idi. Aynı yıl Temmuz'unda dinlenmek için Cebel-i Lübnan'a geldi. Bir ay sonra o sırada Fransa idaresindeki Antakya'ya geçti. 1936 Haziran'ında İstanbul'a gitmek üzere Antakya'dan ayrıldı. İstanbul'a ayak bastığı zaman hastalığı artmıştı. 27 Aralık 1936'da Beyoğlu'nda Sait Halim Paşa ailesine ait Mısır apartmanında öldü. Ertesi günü Edirnekapı Mezarlığında toprağa verildi. Naaşı, 1960 yılında şehitliğe nakledildi. Arapça, Farsça ve Fransızca bildiği kısa hal tercümesinde yazılıdır. *Prof. Dr. Metin ÖZATAŞ ; İlk Çağlardan Kurtuluş Savaşı'na Burdur Tarihi , Umay Yayınları , Eylül 2009 İZMİR
Burdur’un İlk Dönem Milletvekillerinin Seçimi Burdur Heyet-i Milliyesinin Milletvekillerini Seçmesi
Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Burdur Milli Heyeti 3 Nisan 1920'de Burdur'dan TBMM için 5 milletvekili seçti. TBMM için seçilen bu ilk milletvekilleri şunlardı: Burdur Müftüsü Halil Hulusi (Ermiş), Burdur Askerlik Şube Başkanı İsmail Hakkı, Çiloğlu Fahrettin Efendi, Tefenni Kazası Kaymakamı Şevket Bey (Canderer) ve Profesör Veliyuttin (Saltıkgil) Bey. Ancak Albay İsmail Hakkı Küçük ve Çiloğlu Fahrettin Bey istifa ettiğinden ve Müftü Halil Hulusi Efendi 25 Nisan'da vefat ettiği için boşalan milletvekillikleri için Burdur Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından 17 Mayıs 1920 tarihinde İsmail Suphi (Soysallıoğlu), Mehmet Akif (Ersoy) ve eski Burdur Mutasarrıfı Ali Ulvi Bey seçilmiştir. İsmail Hakkı Küçük Albay'in istifa etmesi üzerine Atatürk'ün direktifiyle yerine Mehmet Akif Ersoy seçilmiştir.
Burdur'un TBMM'ne gönderdiği ilk milletvekilleriyle ilgili olarak değişik kaynaklarda değişik isimler bulunmaktadır. Örneğin Yurt Ansiklopedisinde seçilen milletvekillerinden birinin İstanbul'da olduğu ve Ankara'ya gelemediği için yerine Fahrettin (Altay) Paşa'nın, İsmail Hakkı Bey (Miralay, Küçük) istifa ettiği için yerine Mehmet Akif'in seçildiği belirtilmiştir. Ancak Burdurlu tarihçi Osman Koçibey'in saptadığı mebus orijinal seçim dokümanında Fahrettin Altay Paşa'nın ismi yoktur (Belge için bakınız: Osman Koçibay, Mehmet Akif Ersoy ve Burdur, http://kocibay.net/meh-metakif.htm). Fahrettin Altay Paşa Burdur'un 8.dönem milletvekilidir. Kazım Öztürk'ün TBMM Albümü kitabında İsmail Hakkı Albayın Meclise katılmadan 6.7.1336'da istifa ettiği, Fahrettin B.Çilzade'nin de 6.7.1336'da istifa ettiği belirtilmiştir. Ancak Sayın Osman Koçibay'ın saptadığı doküman bu karışıklığı ortadan kaldırmıştır. Tarihçi Mahmut Goloğlu ise İstanbul Meclisi Mebusanından Ankara'daki Meclise gelmek isteyen Hüseyin Baki Bey'in Meclise katılmadan 5 Temmuz 1920 tarihinde telgrafla izin istediğini ancak bu izinin Meclisçe kabul edilmediğini belirtmektedir.
Mehmet Akif Ersoy'un Seçilmesi
TBMM'ne milletvekili seçilen Burdur Askerlik Şubesi Başkanı Albay İsmail Bey istifa etmiş ve yerine Mehmet Akif Ersoy seçilmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın konuyla ilgili olarak Fahrettin (Altay) Bey'e gönderdiği şifre telgraf şöyledir: "Konya'da 12.Kolordu Kumandanı Fahrettin Beyefendi, Şifre, Ankara, 29.04. 1336 (1920), 'İstifasından ısrarlı bulunan Burdur livası Büyük Milet Meclisi üyesi ve Ahzı asker (Askerlik Şubesi) Reisi Miralay (Albay) İsmail Beyefendinin yerine, bahsi geçen Liva Büyük Millet Meclisi üyeliğine, Ankara'da bulunan şair Mehmet Akif Beyefendi'nin seçilmesinin teminini ve neticenin bildirilmesini rica ederim.' Büyük Millet Meclisi Reisi, Mustafa Kemal."
Mehmet Akif'in Burdur'dan milletvekili seçildiği yönündeki mazbatası 5 Haziran 1920 tarihinde Meclis'e ulaştı ve Mazbataları İnceleme Komisyonunca ve Meclis tarafından da oybirliği ile kabul edildi. 3 Temmuz 1920 günü ise Meclis'e Mehmet Akif'in Biga'dan mebus seçildiği haberi geldi. Bunun üzerine Meclis Başkanlığı 14 Temmuz 1920 günü Akif'e bir yazı yazarak, Burdur ya da Biga milletvekilliklerinden birisini tercih etmesini istedi. Ancak bu yazının cevabı gelmeden Mehmet Akif, Meclisin 15 Temmuz 1920 tarihli oturumunda diğer bazı milletvekilleri ile birlikte yemin etti.
14 Temmuz'da ise Akif'e yazılan yazının cevabı 18 Temmuz 1920 günü Meclis İkinci Başkanı Celaleddin Arif Bey'in Meclisi açışından sonra okundu. Meclis kâtibi Haydar Bey tarafından okunan Akif'in cevabi yazısı şöyledir: "Büyük Millet Meclisi Riyaset-i celilesine, 14-VII-1336 tarih ve 270 numaralı emirname-i riyâsetpenâhileri cevâbıdır. Evvelce Burdur Livasından intihâb edilmiş ve livâyı mezkûre giderek müntehib ve müvekkillerime temasta bulunmuş olduğumdan, Burdur livası âzâlığını tercihan Biga âzâlığından istifa ettiğimi arz ile te'yid-i hürmet eylerim efendim. 17 Temmuz 1336, B.M.M. Burdur livası azasıdan Mehmed Akif.
TBMM I.Dönem Burdur Milletvekilleri Ve Özgeçmişleri / Mehmet Akif Ersoy
1873'te İstanbul Fatih'te doğdu. Fatih Medresesi Hocala-rından Mehmet Tahir Efendi'nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi, Fatih İptidaisi ve Merkez Rüştiyesi'nde tamamladı. Babasından ve başka hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Lise öğrenimini Mülkiye İdadisinde yaparak 1888'de mezun oldu. Mülkiye Mektebinin yüksek kısmında bir yıl okudu ise de babasının ölümü üzerine okuldan ayrıldı. İdadide okurken şiirle meşgul olmaya başladı. 1889 sonunda yeni kurulan Baytar Mekteb-i Alisine (Veteriner Yüksekokuluna) girdi. Okulu 22 Aralık 1893'te birincilikle bitirerek Orman, Maadin ve Ziraat Nezareti Fen Heyetine (Baytar Müfettiş Yardımcısı) olarak atandı. Görevi nedeni ile Anadolu, Rumeli ve Arabistan'm birçok yerlerini dolaştı. Halkla yakın ilişkiler kurdu.
Şiirleri 1894'ten itibaren dergilerde ilk kez resimli gazetede yayımladı. Müslümanların uyanarak bağımsızlıklarını elde etmeleri ve İslam Milletleri Topluluğu halinde birleşmeleri ana düşüncesi olup şiirlerinde dile getirdiği konulardan biri de 'Kur'an idi. 1906'da ek görev olarak Halkalı Yüksek Ziraat Okulu 'Kitabet-i Resmiye' ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebitürkçe öğretmenliğine atandı. 1908 başında bağlı olduğu Nezaretin Baytarlık İşleri Dairesi müdür yardımcısı oldu.
II.nci Meşrutiyetin ilanından sonra yayımlanmaya başlanan ve İslamcı aydınların toplandığı 'Sırat-ı Müstakim' dergisinin başyazarlığını üstlendi. Bu dergide ve sonraki tarihlerde 'Sebilürreşat' dergisinde sürekli yazıları, şiirleri ve çağdaş Mısırlı yazarlardan çevirilileri yayımlanmaya başladı. 24 Kasım 1908'de Darülfünun Edebiyat Şubesi Osmanlı Edebiyatı Öğretmenliğine atandı. Balkan Savaşı sırasında yazdığı şiir ve makalelerini 'Hakkın Sesleri' adlı eserinde topladı. 11 Mayıs 1913'te Baytarlık Dairesi'ndeki görevinden istifa etti. Sebilürreşat Dergisindeki yazıları İttihat ve Terakki hükümetinin politikasına ters düştüğünden Darülfünun'daki görevinden de ayrılmak zorunda kaldı.
1914 başında Abbas Halim Paşa'nın konuğu olarak Mısır'a gidip iki ay sonra döndü. Yıl sonunda İttihat ve Terakki Fırkası'nm gizli örgütü olan 'Teşkilat-ı Mahsusa' tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Müslüman esirlerle ilişki kurdu. Üç ay süren bu gezideki izlenimleri 'Berlin Hatıraları'başlığı altında Sebilürreşat''ta yayımladı.
1915 Mayıs'ında Teşkilat-ı Mahsusa başkanı Eşref Kuşcubaşı'nın yönetimindeki bir kurul ile Necit (Riyat)'e giderek İngilizlerle anlaşmak üzere olduğu haber alman Şerif Hüseyin'e karşı Necit Emiri İbn-i Resifin hükümete sadık kalması için çalıştı. 'Necit Çöllerinden Medine'ye' adlı şiirini bu ziyaret için yazdı.
1918'de açılan Darülhikme'ye Başkatip olarak atandı. Ancak işgal altındaki İstanbul'da fazla kalamayarak Balıkesir'e gitti. Bir süre şehrin ileri gelenleri ve milli direniş yanlıları ile görüşmeler yaptı. Camilerde halkı bu konuda aydınlatacak vaazlar verdi. Bir süre sonra İstanbul'a döndü. Amacı kurtuluş hareketinin merkezi olan Ankara'ya gitmekti. 10 Nisan 1920'de Çengelköy'deki evinden ayrılarak sonradan Trabzon milletvekili seçilen Ali Şükrü Bey ile araba, at ve Geyve'den dekovil ile on sekiz günde Ankara'ya geldi. İlk konuşmasının 30 Nisan 1920'de Hacıbayram Camiinde yaptı.
Kuvayi Milliye'nin İttihatçı bir hareket olmadığı, bu savaşın dine ve halifeye karşı değil, memleketi düşmanlardan kurtarmak için yapıldığını, bunun bir cihad ve katılmanın da farz olduğunu söylüyordu. TBMM'nin I.nci dönemine 5 Haziran 1920'de Biga'dan milletvekili seçildi. 4 Haziran 1920'de Meclise katıldı. Ancak halkı aydmlatma ile görevlendirilerek Eskişehir, Burdur, Sandıklı, Dinar, Antalya ve Afyon yörelerini dolaştı. Camilerde milli mücadelenin amaç ve hedefleri konusunda vaazlar verdi. Bu arada 8 Temmuz 1920'de Burdur'dan da milletvekili seçilince 18 Temmuz'da Burdur'u tercih ederek Biga milletvekilliğinden istifa etti ve Ekim'de Genel Kurul kararıyla 45 gün izinli sayılarak halkı aydınlatma görevini sürdürmesi istendi, önce Konya'ya sonra Kastamonu'ya gitti. İzni bir ay daha uzatılmakla Aralık sonunda yasama görevine döndü.
Bu arada Genelkurmay'ın isteği ile Milli Marş olarak se-çilecek güfte için 24 Eylül 1920'de bir yarışma açılmış, fakat yarışmaya katılan 724 şiirden hiç biri beğenilmemişti. Yeni Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey (Antalya), Mehmet Akif Bey'in yarışmaya katılmadığını görerek ricası üzerine kaleme aldığı ve 'Kahraman Ordumuza' ithaf ettiği 'İstiklal Marşı' 12 Mart 1921'de Meclis tarafından Milli Marş olarak kabul edildi.
I.inci Dönemde milletvekilliği sona erince Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a gitti. 1923,1924 ve 1925 kışlarını Mısır'da geçirdi. Ezher Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Ayrıca Kur'an'ın dilimize çevrilmesi çalışmaları sürdürdü. 1935 yılı başında Abbas Halim Paşa'nın ölümü üzerine Mısır'da kalamayacağını anladı. Tutulduğu siroz hastalığı da kendisini rahatsız etmekte idi. Aynı yıl Temmuz'unda dinlenmek için Cebel-i Lübnan'a geldi. Bir ay sonra o sırada Fransa idaresindeki Antakya'ya geçti. 1936 Haziran'ında İstanbul'a gitmek üzere Antakya'dan ayrıldı. İstanbul'a ayak bastığı zaman hastalığı artmıştı. 27 Aralık 1936'da Beyoğlu'nda Sait Halim Paşa ailesine ait Mısır apartmanında öldü.
Ertesi günü Edirnekapı Mezarlığında toprağa verildi. Naaşı, 1960 yılında şehitliğe nakledildi. Arapça, Farsça ve Fransızca bildiği kısa hal tercümesinde yazılıdır.
*Prof. Dr. Metin ÖZATAŞ ; İlk Çağlardan Kurtuluş Savaşı'na Burdur Tarihi , Umay Yayınları , Eylül 2009 İZMİR
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!